8 Ocak 2011 Cumartesi

Sarmaşıklar Gibi

Hiç acılarınız azdımı sizin? Hiç ağlaya ağlaya uyudunuzmu? Tekrar uyandığınızda iğneler saplandımı bedeninize? ... Belki evet, belki hayır ...

Ruhuma eklediğin çiziklerin sayısı kat kat artıyor. Bir çember çizdim, oturdum hevesle en ortasına. Üzüldükçe, hırpalandınça kalkıp çevresinde dönüyorum ... Çıkamam ki dışına... Gidemem ki uzağına ... İçimde hissetmezsem "seni" işkencelerin en gaddarını etmiş olurum kendime ..

İliklerime kadar senin farkındayım! Sen de benim zerecede olsa farkımda ol !
Gözlerimdeki ışık bitene kadar durup bekleyebilirim.. Peki ya sen, durup beklermisin sana yetişemeyenleri ? Beni yarı yolda bırakıp gitmesen keşke .. Arkana dönüp bakmadan ben de devam edebilsen keşke ..
Ve yanıbaşına uzanıp kalbinin sesini dinlesem...
Kokun masal olup uyutsa beni .. "B"

3 Ocak 2011 Pazartesi

Söyleyemiyorum

Pamuk şekeri bulutlar ayaklarımın altında bana eşlik ediyor.. Yürümüyorum, bakmıyorum, görmüyorum.. Ellerimi bıraktım boşluğa, çekimine hapsediyor beni belirsiz gölgeler.. Hani uyudun sanırsın da bir uçurumdan boşluğa düşersin ve uyanık olduğunu anlarsın. Öyle bir şey işte ..

Gözlerimi kamaştıran nar çiçeği ışıklar vuruyor yüzüme.. Kristaller, cam kırıkları, ustura keskini armağanlarla dolu avucumda biriken yansımalar.. Korkmadan ilerliyorum, durum durağım yok gibi, arkalara gerilere en diplere attım ıtır ıtır korkularımı..

Karanlıktan çıkıp ışıldayan harelerle kamaştı gözlerim. Gökkuşağı bezeli her taraf. Kısa kısa, çikolatalı rüyalara yatıyorum bir kaç günlüğüne. Uyanmak istemiyorum, hep sende uyumak istiyorum...

Cam kesiği ağızı kan kokan aniden gelen sensizlik.. Artık bulmasın beni sensizlik, sesinden, bedeninden yoksunluk .. Kavrasan ya ellerimi sımsıkı .. Bu sefer hiç, hiç gitmesen olmaz mı ? ...

"B"

2 Ocak 2011 Pazar

Yitireceğim Diye Ödümün Koptuğu

Yaşayamadıklarımın derinlerinde boğulur gibiyim. Sadece istemek çözüm olmuyormuş bazen. Tüm ruhunla, bedeninle çıkarsızca istemek yetmiyor. Gölgeler peşini bırakmıyor geçmişin... Mutlu bir kalabalığın içinde yalnız olmaya alıştım. Sen varsın, ama bazen yoksun da. Bir büyü gibi, sihir gibi sanki. An geliyor iliklerime kadar hissediyorum varlığını. Sanırsın ki kalp atışların avucumun içinde... Ama sen hep uzaktasın bana, mesafelerin.. Duvarların.. Belkide başka insanlarının ...

Sadece iyi bir şansmı gerekiyor acaba ikimizi biz yapmaya ? Işığı gördüm, aydınlığa az kaldı. Şafağın vaktini bilmek için neler vermezdim ki ..
Karanlığın göz yaşları kırmızı, beynime ağır darbeler indiriyor dişini bileyip şah damarımı koparmaya hevesli zaman .. Gözümü her yeni güne açışımda fkrimin ucundaki soru işareti ile boğuşmak yüreğimi karıncalandırıyor. "Acaba yine ansızın gider mi?" ...

Ateşin görüntüsü bile ürpertirken, varlığını hissetmek dizginledi ipini kopartmış tay gibi koşan özlemimi.. Bir çırpıda dizginlerimi eline vermeye ne kadar da gönüllüyüm.. Böyle hissetmek için ömrünü verenler  yokmu sanki.. Hala söylenmemiş sözler var, kendimden bile sakıdığım cümleler.. Gözlerim önüme düştüğü vakit, başımı kaldırıp utanmıyorum inatçı sevgimden demek ..


Kaçmasın diye mutluğu bu kez karanlıkta bekliyorum. Aydınlığın ışıltısına aldanıp zerrelerimi zehir gibi acılarla doldurmak.. Seni görme düşüncesi bile içimdeki kelebek sürüsünü kanatlarını çılgınca çırpmaya teşvik ederken,  KAYBETME gibi sancılı, delik deşik eden uç düşünce ruhumu paramparça etmeye yetipte artıyor ..

Zamanın gaddar haritaları kime gerçek,  neye kurgu dediğin.. KIRMIZI KIPKIRMIZI kızıl ve karşıklısız her verdiğim .. Saklama yüzünü, suya benzetilmiş kelimelerin ardına ...

P.s. - Sana dair tangolar hepsi "B"